in

Herşey Nasip Hikayesi

Ali 25 yaşlarında askerliğini yeni bitirmiş ve özel bir şirkette muhasebeci olarak çalışan yakışıklı bir delikanlıydı.
-Annesi bir gün oğlum, ölmeden önce seni evlendirelim torunlarımı göreyim. Sana şöyle helal süt emmiş ve ailemize yakışır bir kız bulalım. Ali kaşlarını çatarak hiç ummadığı bir cevapla:

Anne hangi devirde yaşıyoruz artık. Bırakın bu görücü usulü ile evlenme geleneklerini. Ben evleneceğim kızı kendim bulup iyice tanıyıp öyle evleneceğim. Annesi de oğlum, bak bende görücü usulü ile babanla evlendim ve rahmetlik babanla çok mutluyduk. Ali annesine son sözünü söyler ve bana bulacağın hiçbir kızla evlenmek istemiyorum diye tepkisini gösterip ceketini aldığı gibi dışarı çıkar. Annesi arkasından ağlamaklı sesle bağırarak Ali oglum niye anneni üzüp, merakta bırakıp gidiyorsun.

-Ali o anki sinirle iş arkadaşı Kemal’i arayarak, nerdesin? Biraz seninle konuşmak istiyorum. Kemal tamam olur… o zaman seni geçenlerde kahve içtiğimiz yerde bekliyorum. Ali, Kemal’in davet ettigi yere kaşları çatık, morali bozuk bir şekilde gelir. Hayırdır Ali.. bu ne hal boyle. Anlat bakalim neler oldu.

-Ali baştan sona Kemal’e herşeyi anlatır. Kemal kendinden emin bir şekilde, Ali elbetteki sen haklısın, biz hangi devirde yaşıyoruz diye resmen Ali’ye destek çıkar ve bir de teklifte bulunur. Bak işin gücün yerinde, benim bir tanıdığım bir arkadaş var başka bir muhasebecide çalışıyor. Kendisi üniversite mezunu, kültürlü ve aynı zamanda çok güzel birisi. İstersen seni onunla tanıştırabilirim.

Ali, ayağına gelen bu fırsatı değerlendirmek ister ve Kemal bak sana güveniyorum madem bana böyle bir iyilik yapacaksın o zaman bu kızla tanışalım der. O zaman seninde zamanın varsa eğer bekle telefon açayım kız müsaitse buraya gelmesini teklif edeyim der.

-Kemal telefonda kızı arar. Ayşe ben Kemal. Eğer müsaitsen vereceğim adrese gelebilir misin? Ayşe şaşırmıştır hayırdır birşey mi oldu? Kemal, sana bir süprizim var sadece buraya gel der ve telefonu kapatır. Ali’nin gözleri parlamıştı ve ne yapacağını şaşırmıştı. Birkaç çay daha içtikten sonra, Ali merağından sormaya başlar, nasıl bir kız, boyu falan, yaşı kaç vs. Kemal tam cevap vereceği sırada Ayşe içeriye girer ve Kemali görünce noldu beni buraya kadar niye yordun der.

Ali tabiki utancından başı önde yere bakar. Kemal konuşmaya başlar. Ayşe bak bu Ali. Kendisi çok değerli bir arkadaşım. Aynı çalıştığım iş yerinden sana bahsetmiştim ya der. Ayşe de ha o mu? Diye cevap verir.. Kemal, Ali’ye döner ve konuşsana der. Ali işte kekelemeye başlar ve ağzından sadece merhaba diye bir kelime çıkar. Sonra kahveler gelir içmeye başlarlar. Ali biraz olsun heyecanını yenerek Ayşe’ye telefon numarasını verir ve Ayşe dende telefon numarasını alır. Ayşe şaşkınlık içerisinde, saatte epey geç oldu işlerim var gitmem lazım der. Ali hala üstündeki o şoku atlatamamıştır ve arkadaşına çok teşekkür eder ve son çayını yudumladıktan sonra mutluluktan uçarcasına evine gider. Evden yüzü asık bir şekilde çıkan Ali, sanki evde bayram havası varmış gibi bir halde içeri girer. Annesi sorar? oğlum hayırdır.. ne bu halin? Ali, yok anne birşey deyip geçiştirir.

-Birkaç gün sonra Ali telefonu eline alır ve Ayşe ye şöyle bir mesaj yazar. “Sizi ilk gördüğümden itibaren hiç aklımdan çıkmıyorsunuz. Birbirimizi daha iyi tanıyabilmemiz için bugun görüşebilir miyiz?” Ali telefonu elinde Ayşe den gelecek cevabı dört gözle beklemektedir. Tam 1 saat geçmesine rağmen mesajına hala cevap yok. Acaba mesaj yazmakla hatamı ettim diye düşünürken Ayşe den mesaj gelir ve heyecanla mesajı okumaya başlar:

Mesajda aynen şöyle yazmaktadır: -“Merhaba Ali. Mesajın için teşekkür ederim. Evet bugün saat 3 de ilk tanıştığımız yerde buluşalım ve benim bildiğim çok lezzetli yemekler yapan yere gider hem konuşur birbirimizi daha iyi tanır hem de lezzetli yemeklerden yeriz.”

Ali, Ayşe den gelen mesajdan çok mutlu olur ve heyecanla hazırlanmaya başlar. Temiz elbiseler giyer ve kokular sürünür. Annesi sorar? Oğlum hayırdır nereye gidiyorsun bu hazırlık falan. Anne çok mutluyum bir arkadaşımla buluşacağım. Eve geldigimde sana herşeyi anlatacağım der ve gider. Annesi, Ali’nin aniden değişmesine hem sevinmiştir hemde şaşırmıştır. Noldu bizim bu deli oğlana acaba.

-Ali buluşacakları yere biraz erkenden gelir. Saat 3 gibi Ayşe de çıkagelir. Üzerlerindeki heyecanı attıktan sonra, Ayşe hani sana mesajda bahsetmiş olduğum restorana gidip yemek yiyelim der.

Aniden Ali’nin telefonu çalar. Arayan Kemal. Neredesin? Şimdi Ayşe ile buluştum yemeğe gidiyoruz der. Gideceginiz yer uzaksa sizi arabayla bırakayım. Ali Ayşe ye sorar? Gideceğimiz yer uzak mı?.. Evet 1 saat falan sürer. Ali telefonda Kemal’e, o zaman gecen bulustugumuz yerde seni bekliyoruz. Cok gecmeden Kemal arabayla gelir ve yemek yiyecekleri yere doğru giderler .

-Ali daha çok var mı gideceğimiz yere?
-Kemal birazdan orda oluruz ama önce yolumuzun üzerinde birisinin yanına uğramamız lazım. İstersen sende benimle gel sana birşey itiraf etmem gerek. Ayşe sende arabada bizi bekle hemen döneceğiz. Ali ile Kemal arabadan inip bir patika yoldan yürüyerek ilerde kocaman gösterişli luks bir eve gelirler. Eve yaklaştıklarında kapıyı sevimsiz iri yari korumalar açar. Ali ile Kemali içeri alarak siz burada bekleyin… Patron birazdan gelecek.

Ali korkmuş bir halde, Kemal bu ne demek oluyor.. Nereye getirdin beni diyerek bağırır. Merdivenin başında iri cüsseli ve koca göbekli birisi aşağı inerek benim evimde bağırma cesaretini nereden buldun diyerek Ali’ye bağırır. Ali neye uğradığını şaşırır ve kapıdan dışarı çıkacakken korumalar kolundan tutup patronun yanına getirir. Kemal, patrona döner ve Ali’yi işaret ederek iki böbrek benim bütün borçlarımı silmeme yeter mi diye sorar? Patron senin borcunu değil 2 böbrek 100 tane getirsen yine ödeyemezsin. Kemalide orada yakalar ve ikisini de bir odaya hapsederler. Ali, Kemalin yakasından tutar ve sen ne adi bir arkadaşmışsın, insan borcu için arkadaşına böyle yapar mı?

-Kemal yaptıklarından pişman bir halde birseyler anlatmaya çalışıyor ama Ali hiç oralı olmuyor.

-Ali haklı olarak sesi yuksek bir şekilde hadi bakalım şimdi ne yapacağız burada? Bunun içinde bir plan yaptın mı diye sorar.
-Tam ümitlerini kestikleri anda dışarıda polis arabasının sesleri yankılanmaya başlar ve polisler ani bir baskınla patron ve adamlarını kısa bir çatışmanın ardından kıskıvrak yakalar.

-Polisler kısa bir sorgunun ardından, Ali ile Kemali sakladıkları yerde bulurlar. Neyse ki burunları bile kanamadan ikisi de kurtulurlar. Ali hayatının şokunu yaşamıştı ve Polis Memuru Ali’ye Ayşe hanım bizi aramasaydı şu anda sizi kurtaramayabilirdik dedi. Ali Ayşe ile Kemalin kendisine oyun oynadığını düşündüğü sırada Polisin böyle söylemesi, kafasını karıştırdı. Ayşe mi? dedi.. evet, bize her şeyi anlattı ve Kemal’in mafyanın tuzağına düştüğünü ve borçlandığını, borcunu ödemek içinde senin böbreklerini satmak için haftalardır plan yaptığını söyledi. Polisler Kemali ellerini arkadan kelepçeleyerek götürdüler. Ali ile Ayşeyi de ifadelerini almak için karakola götürdüler. Ali’nin gözüyaşlı annesi karakola gelmiş Ali’yi o halde görünce boynuna sarılmıştı.

Ali, ana ana kurban olam ana.. sen haklıydın.. Senin sözünü dinlemedim.. Hayat bana toz pembe geliyordu ana.. Bu bana ders olsun, olsun ama ana bak buda gelinin Ayşe dedi. Ayşe çok şaşırmıştı ama onunda hoşuna gitmişti aslında.

-Ayşe, Ali’nin annesinin elini öper ve ağlamaklı sesiyle sizden cok özür dilerim. Sizlere bu acıyı yaşatmaya hakkım yoktu. İnanın bende çok pişmanım. Kemal’in oyununa geldim. Lütfen beni affedin der.
– Annesi, kızım herşey nasip. Sen hatanın farkına varıp polisleri aramasaydın şuanda oglum Ali’yi hiç göremeyebilirdim.

Yazar Mehmet Koç…

“Hikayemizi begendiyseniz paylaşmayı unutmayalım..”

Deniz Kestanesi Hikayesi

Kırmızı Araba Hikayesi