Bir zamanlar küçük bir mahallede, Ali adında çok meraklı afacan bir çocuk yaşarmış. Ali’nin ailesi çok çalışkan ve dürüst insanlardı. Ancak bir gün, Ali’nin merakı ve arkadaşlarının etkisiyle bakkaldan hırsızlık yapmaya karar verdi.
Bakkal Mustafa amca, mahallede herkes tarafından sevilen ve saygı gösterilen biriydi. Her gün sabah erken saatlerde dükkanını açar, taze ekmekler, sebzeler ve meyvelerle müşterilerini karşılayıp herkese güler yüzle hizmet ederdi. Fakat Ali, arkadaşlarının baskılarıyla hırsızlık yapmaya kalkıştı.
Bir gün, Ali ve arkadaşları bakkal dükkanına gizlice girdiler. Gözlerini hırsızlık yapma düşüncesi kaplamıştı. Ancak Ali’nin içindeki vicdan, onalu durdurmaya zorluyordu. Sonunda, hırsızlık yapmaktan vazgeçtiğini arkadaşlarına söyledi.
Arkadaşları önce şaşırdı, sonra da dalga geçmeye başladılar. “Korkak!” dediler. “Sen ne yüreksiz birisin!” diye alay ettiler. Ali, içindeki pişmanlıkla arkadaşlarının tepkilerine aldırmadan dükkanı terk etti.
O akşam, Ali evine döndüğünde kendini çok kötü hissediyordu. Gözyaşları içinde annesinin yanına gitti ve yaptığı hatayı anlattı. Annesi onu dinledi ve ona sevgiyle sarılarak, “Ali, herkes hata yapabilir. Önemli olan hatanın farkına varmak ve düzeltmek. Şimdi yapman gereken bakkala gitmek ve dürüstlüğünü göstermek” dedi.
Ertesi gün Ali, annesinin desteğiyle bakkala gitti. Bakkal Mustafa amca Ali’yi görünce şaşırdı, çünkü Ali’nin böyle bir şey yapacağına asla ihtimal vermiyordu. Ali, gözyaşları içinde bakkal amcaya olan pişmanlığını ve özürlerini dile getirdi.
Bakkal Mustafa amca, Ali’yi anlayışla dinledi ve ona gülümseyerek yaklaştı. “Ali, insanlar hatalar yapabilir. Önemli olan bunun üzerine gitmek ve pişmanlık duyduğunu göstermektir. Ben sana kızmadım. Yapman gereken dersini almaktır” dedi.
Ali’nin yüreği hafifledi ve bakkal Mustafa amcanın yufka gibi kalbi olduğunu biliyordu. O andan itibaren Ali, dürüstlüğün ve başkalarına saygının önemini daha iyi anladı. Yıllar geçti ve Ali bir ögretmen oldu.
Hırsızlığın ne kadar yanlış birşey olduğunu aynı zamanda güvenin zedelenmesine, başkalarının mülklerine zarar verebileceğine hatta toplumda korku ve güvensizlik duygusunu oluşturacağını ayrıca insanların birbirlerine olan güvenin azalıp sosyal ilişkilerin zayıflayacagini bütün öğrencilerine anlatmıştı.
Yazar Mehmet Koç
